kut anlayisi nedir eski turklerde kut inanci vPdXAJnh
kut anlayisi nedir eski turklerde kut inanci vPdXAJnh

Kut Anlayışı Nedir? Eski Türklerde Kut İnancı

Hakimiyet Anlayışları

Kut Anlayışı öncesinde hakimiyet anlayışlarına kısaca göz atmamız gerekmektedir. Devlet bir ihtiyaç üzerine oluşur, millet bir arada sıkıntısız yaşasın diye oluşan bir kurumdur. Devlet, toplumların bir arada yaşaması neticesinde oluşan düzeni sürdürmek üzere doğmuş bir kavramdır. Bu düzen için bir otorite lazımdır, sonrasında ise o otoriteye güç vermek gerekir. Otoriteye verilen güce Erk diyoruz yani yönetme gücü veya yetkisi diyebiliriz. Tarihe baktığımızda üç hakimiyet anlayışı görmekteyiz. İlki gelenekçi hakimiyet anlayışıdır, yönetimin hak ve yetkisi o toplumun tarihi geleneğinden beslenir. Batıda buna Tribal hakimiyet anlayışı da denilmektedir. İkincisi karizmatik hakimiyet anlayışıdır, yönetme hak ve yetkisi bir güç tarafından verilmektedir. Bu güç genellikle Tanrı olur, yani ilahi bir hakimiyet anlayışıdır. Tanrı bu gücü diğerlerinden ayıran bir özelliği dolayısıyla seçerek vermektedir. Üçüncü ise kanuni hakimiyet anlayışıdır, yönetme hak ve yetkisi bir yasa tarafından verilmektedir.

Kut Anlayışı & Kut İnancı

Yukarıda saydığımız üç hakimiyet anlayışını da tarihimizde görmemiz mümkündür. Kabilelerin ve Boyların yönetimleri gelenekçi hakimiyet anlayışıdır. Budunlar birleşip il yani devlet kurumu ortaya çıkınca karizmatik hakimiyet anlayışı ortaya çıkıyor. Yani yönetecek kişinin Tanrı tarafından onaylı olması gerekiyor. Bu anlayışı tarihimiz Kut Anlayışı olarak izah ediyor. Tanrı Kut verirse o kişi hükümdar olur. Eğer Kut sahibi başarılı işler yapıyorsa toplum o kişinin Tanrı tarafından desteklendiğine inanır. Kişinin Kut alabilmesi için en önemli şart Aşina Soyundan olmasıdır. Tanrı tarafından onaylanan meşru bir yöneticinin Aşina Soyundan olması beklenmektedir.

Yönetimin meşrulaştırılması için çoğu devlette din bir araç olarak kullanılmıştır. Diğer uygarlıklarda hükümdarlara aynı zamanda tanrısal özelliklerde verilmiştir bu sebeple onları kimse sorgulayamaz. Fakat Türklerde Kut Anlayışı çerçevesinde hükümdarların tanrısal özellikleri yoktur. Dolayısıyla Tanrı tarafından verilen Kut geçebilir veya geri alınabilir. Tanrı hükümdarlık için Kut verir ama bu Kutun devam etmesi için hükümdarın başarılı olması gerekmektedir. Toplum içerisinde hükümdar başarılı olduğu sürece Tanrı tarafından destekleniyor görüşü hakimdir. Eğer ki hükümdar başarısız oluyorsa Tanrı artık bu hükümdarı desteklemiyor görüşü hakim olur ve Kut düşer. Türk hükümdarlarının yetkileri vardır fakat sorumlulukları da vardır. Bu sebeple Türk Tarihinde ve Türk hükümdarlarında duraksama veya boşluk görülmez. Hükümdarın yetkilerinin devam etmesi için başarılı olması şarttır. Çünkü Kut sadece o hükümdarın hakkı değildir, tüm sülalenin hakkıdır. Başarısız hükümdardan Kut alınır ve aynı soydan başarılı birisine verilebilir.